Sevgili Anne-Babalar
Çocuklarımızdan sürekli olarak dürüst olmalarını bekleriz. Aslında dürüst olmak özünde “ yalan söylememe” eylemini barındırır. Çocuklardaki “yalan söylememe eylemi” yetişkinleri taklit ederek sonradan öğrenmeyle edinilen bir durumdur.
Çocukların yalan söylediği fark edildiğinde eğer bu durum çok sık yaşanmıyorsa görmezden gelinebilir ya da kısa bir konuşma yapılabilir. Ancak bazen çocuklarımızda yalan söyleme alışkanlığı dozunu arttırarak ve düzenli olarak devam eder. Bu da aile ve toplum içerisinde ciddi problemlere yol açar.
Çocuklarımız; kendi hayatlarını gizli tutmak, kendini daha iyi hissetmek, karşı tarafın onayını almak, karşı taraftan çıkar sağlamak, cezadan korkmak, ilgi çekmek, reddedilmekten korkmak ya da kendisini aciz hissetmek gibi nedenlerle yalana başvurabilir. Peki, böyle bir durumla karşılaştığımızda neler yapmalıyız?
Dürüstlüğü öğretmenin en etkili yolu öncelikle sizin davranışlarda ve sözlerde dürüst olmanızdır. Eğer çocuklar yalan söylediğinizi fark ederse; bu yalanı itiraf edip hatanızı kabullenerek çocuklarımıza örnek olmalısınız.
Anneler-babalar; çocuklarınıza verdiğiniz sözleri tutun. Verilen sözleri tutamadığınız takdirde sözünüzü neden tutamadığınızı çocuklarınıza mutlaka açıklayın.
Çocuğunuzun yalanını yakaladığınızda sakin olun ve çocuğun bu durumdan ne ders çıkarabileceğini düşünün.
Çocuğun, yalan söylemenin yanlış olduğunu farklı açılardan bakarak empati yapmasını sağlayarak anlamasına yardımcı olun.
Zaman zaman dürüstlüğün önemi üzerine çocuğunuzla konuşmalar yapın.
Çocuğun yalan söylemesinin önüne geçebilmek için net sınırlar ve kurallar koyun. Ve bu koyulan kuralların ve sınırların mantıklı açıklamasını mutlaka çocuğunuzla paylaşın.
Yalanın altında yatan asıl sebebi anlamaya çalışın.
Çocuğunuzun hatalarını başkalarının yanında dillendirmeyin.
Davranışlarımızda ve sözlerimizde dürüst olmak ve çocuklarımıza bu doğrultuda ayna tutmak dileğiyle…
Sevgili Anne-Babalar
İnsanların birbirine karşı olan tahammüllerinin azaldığı, hırsların davranışlara yansıdığı bu zamanlarda içimizdeki olumlu duyguları harekete geçiren şey şüphesiz ki iyiliktir.
Çocuklar, doğdukları andan itibaren çevresinde olup bitenleri gözlemleyerek davranış kazanırlar. Bu sebepledir ki çocuklarımıza davranışlarımızla örnek olmalıyız.
Yapılan iyiliklerin maddiyatla sınırlı olmadığı; bir gülümsemenin, bir selam vermenin, bir güzel sözün dahi iyilik olduğu çocuklarımıza anlatılmalıdır. Diğer yandan çocuklarımızın yaşlılara yardım etmesi, hayvanlara şefkat göstermesi, kardeşlerine karşı duyarlı davranması, ev işlerine yardımcı olması gibi iyilik üzerine yapılan bu davranışlar “ aferin, tebrik ederim, teşekkür ederim…” gibi sözlerle takdir edilerek davranışlar pekiştirilmelidir.
Ve en önemlisi yapılan iyiliklerin karşılık beklemeden yapılması gerektiği çocuklarımıza aşılanmalıdır. Böylece karşılık beklemeden yapılan iyilik zamanla çocuğumuzun karakteri haline gelecektir.
Çocuklarımıza yaptığımız iyiliklerle ayna olmak dileğiyle…